Gözlerine baktığında sevgiyi, aşkı ve merhameti görürsün. Dünyayı durduran o küçük anlar vardır: tek bir sözü, tek bir gülüşü, tek bir bakışı… Sana sevmenin sadece yan yana olmak demek olmadığını öğretir. Birlikte olmanın ötesinde bir hâl, ruhun ruhla temas ettiği o görünmez bağ vardır. Klişeleri sevmem ama hani derler ya, “Aynı gök kubbenin altında olmak bile yeter.” Evet, tam olarak budur. Bir bakmışsın, aynı göğe bakmak bile yetiyor; çünkü artık mesafe, sayıdan ibaret bir detaydır. Zaman bile önemsizleşir. Tek üzüntün, ondan uzak geçen saniyelerdir. Ama tam da o anda bir soru düşer aklına: Ya hiç olmasaydı? Ya tanımasaydım? Ya yollarımız kesişmeseydi?
Bu soruların ardından hüznün kabuğunu mutluluk kırar. Çünkü bilirsin ki o vardır—varlığı güç verir, nefesi bile içini ısıtır. Ellerine değmese de ellerindir; gözlerine bakamasan da gözlerin olur. Uzakta olsa da aldığı nefesi hissedersin ve o nefese şükredersin… Seni sen yapanın, senden bir parça taşıyanın varlığına.
İşte sevmek böyle bir şeydir: sevilmek, hissedilmek, birinin sana “iyi ki varsın” demeden bile iyi gelmesidir. Hayat bazen insana göz kırpar, uzaklardan gülümser. Ve “O”, toprağa düşen bir tohumun can suyu gibi can verir insana; damla damla inerken bile bütün benliği yeşertir.
Sevginin tanımı budur: hayat bulmuş hâli, en saf şekli, insanın yüreğini kök saldıran özü. Hoş geldin ,kutsalım , ruhum , yol arkadaşım... 20.10.2025/ Eşim Dilek'e...