Sevmek ve sevilmek , bazen tek taraflı bazen karşılıklıdır. Bazen gizlidir, bazen apaçık yani çok çeşitlidir azizim , sevmek; türlü türlüdür.
Gün gelir seversin sevilmezsin , gün gelir çılgınlar gibi sevilirsin ama sevemezsin, belki de sevip de sevilmediğin günlerin intikamını alırsın, acımasızca ve umarsızca..
Sevmek azizim , türlü türlüdür... Ama bazen yalnızlık düşer nasibine , onu da sevmen gerekir; çünkü çok yaman olur yalnızlığın tek taraflı sevgisi , tüketir , parçalar ve içten içe eritir insanı...,düşmüş ise nasibine yalnızlık onu da seveceksin, karşılık beklemeden.
Sevmek, bazen kahverengi gözlere bakmaktır , bazen utangaç tavırlardır, bazen ise tatlı bir gülüştür. Sevmek, İstanbul soğuğunda fırtınalı bir günde vapurda seyahat etmektir ya da en olmayacak sokaklarda ,en olmayacak zamanlarda gezip durmaktır. Sevmek bir utangaç bakıştır , belki de bakıştaki kahverengi gözlerdir , sevmek şairin de dediği gibi "iki çay istemektir orada ve yalnız onun için sevebilmektir."
Sevmek azizim , türlü türlüdür , önemli olan sevmeyi bilmek, ve severken kırıp dökmemektir. İki çay isteyip ve yalnızca onun için sevebilmektir . Bazen İstanbul'da ,kız kulesine sırtını dönüp yalnızca sevdiğini seyredebilmektir , kız kulesi de ne ki ! kahverengi gözleri var iken sevdiğimin diyebilmektir...
Sevmek, en çok utangaç bakışlar ve saf gülüşlerdir... dakikalarca sürüp giden ve seni senden alıp götüren gülüşler... İstanbul sokaklarının birinde, onca insanın içinden ansızın karşına çıkması ve sonra İstanbul'un her sokağının ona çıkmasıdır.
Sevmek dedim ya azizim; türlü türlüdür , bazen utangaç bir bakış, bazen saf bir gülüş ve bazen iki çaydır... En önemlisi; o canım kız kulesine sırtını dönebilmektir, sevdiğinin suretini biraz daha fazla görebilmek için...