Yine bir kış ayı ve yine veda mevsimi....
Belki anlamak zordur bu hayatta başka hayatları belki de anlatabilmek kendini. Ama çok yoruldum bunu ilk kez bu kadar derinden hissedebiliyorum. Yorgunluk sarıyor tüm benliğimi bir yandan hasret bir yandan özlem öte yandan en ağırı vefadan uzak benlikler. Çok zor dürüst yaşamak bu hayatta, dürüstçe sevmek ve dürüst bir adam olarak hayata devam edebilmek. Olsun zor olsa da "ömür yarıya gelmiş" hemşehrimin dediği gibi... Bu yarı ömürde şaşmadı dürüstlük terazimiz şaşmasın bu vakitten sonra da , beyhude ruhlarda, zihinlerde ya da kalplerde olmaktı bizi yoran. Yorulduk ama yılmadık, yorgunluk geçicidir bir sabah uyanırsın sonra bakarsın gökyüzüne bir derin nefes alırsın başlarsın kaldığın yerden ama kabuk tutması lazımdır açılan yaralarının. Bu belki zaman alır ama olsun ne demişler zaman her şeyin ilacıdır....
Sevgi vefayı en çok hak eden duygudur. Sevmek bazen utangaç bir bakış, bazen saf bir gülüş ve bazen iki çaydır... En önemlisi; o canım kız kulesine sırtını dönebilmektir, sevdiğinin suretini biraz daha fazla görebilmek için...Sevmek vefa gerektirir , dürüst bir kalpte sevgi yeşerir, kararmışsa kalbin sevgi can suyunu almamış bir tohum gibi filizlenme hevesindeyken kurur gider o kararmış kalpte. Ve maalesef çok tohum çürüttük kalplerde, hak etmeyen ruhlarda ve belki de bedenlerde. Olsun kıymetli olan da budur belki tohumun filizleneceği kalbi bulma arayışı ve onu bulabilme ihtimali... Bir yazımda bir hikaye anlatmıştım sevmeye aşık adamın hikayesini, evet belki de yazar sevmeye aşıktır o yolda verdiği emeğe...